Yaptıklarım, okuduklarım, seyrettiklerim, dinlediklerim, gezdiklerim …

Çalıştığım şirket çalışanlarına motivasyon vermek, çalışanlar arasında ekip çalışmasını güçlendirmek için yelkenli eğitimi almamızı sağladı. İki gün süren bir eğitim sonucunda ancak başlangıç düzeyine yakın bir bilgi alabildik; çünkü normalde bu eğitimin 3 hafta sürmesi gerekiyordu.

Eğitimde sancak, iskele, tramola, kavança, rüzgar seyri, orsa, pupa gibi terimler ve çok basit düğüm atma stillerini öğrendik. Eğitmenimiz bir üniversitede işletme dersi hocalığı yapan Selim Yazıcı idi.

11 Ekim 2008 ‘ de 08:30′ da yelken kulübünde toplandık. Toplam 28 kişiydik. Dört ayrı tekneye binmek için gruplara ayrıldık. Bizim grupta Selim Hoca’ nın olması da bizim için bir şans idi. Saat 10:00 civarı teknemize geldik. Tekne bir yarış teknesi ve adı Şan idi.

Saat 10:00’da teknenin motorunu çalıştırıp, Kalamış marinadan ayrıldık. Hedef Heybeliada’nın Çamlıca koyuydu. Tüm yelkenlilerde motor bulunup; limana giriş ve limandan ayrılırken bunlar kullanılır.

Açık denizde çıkınca ana yelkeni ve önde bulunan ve ana yelkenden daha küçük Cenova yelkenini şişirdik ve yola koyulduk. Yola çıkar çıkmaz yağmur başladı. Yağmur altında sırayla safra olduk; ana yelken vincini, iskele ve sancak cenova yelken vinçlerini kullandık; dümene geçtik. İşin en zevki tarafı tabii ki dümen başında geçirdiğimiz zamandı. O zaman geminin kaptanı rolünü üstleniyorduk. Rüzgar arkamızdan geldiği için yapacağımız dönüşlerden önce “alesta kavança” deyip arkadaşları uyarıyorduk. Mürettebattan da “Alesta” sesi geldiğinde safralar zıt yöne hızlıca hareket ediyorlar, vinç başında olanlar yelkeni ya boşa alıyorlar yada çekiyorlardı. Herkes her görevi sırasıyla yaptı.

Saat 12:00 civarı koya gelip, demirledik. Yemeklerimizi yedik.

Saat 13:00 civarı rüzgarı karşımıza alıp, dönüş yolculuğuna başladık. Hava açmış; güneş bulutların arasından görünüyordu.

“Alesta tramola” ve “Alesta” nidalarıyla bir vinçten diğer vince yahut safraysak iskeleden sancağa yada sancaktan iskeleye atıyorduk kendimizi… Bu atmalar bizi bayağı bir yordu.

17: 00 civarı Kalamış marinaya girip, yolculuğumuzu bitirdik.

19:00 civarı Kalamış Marina’da bulunan Develi restoranında çektiğimiz fotoğrafları ve videoları seyrederken akşam yemeklerimizi yedik.

Bu yağmurlu ve soğuk bir günde gerçekleştirdiğimiz mücadele çok yorucuydu ama o kadar da bir keyifliydi. Bu doğayla mücadele bana ilerisi için yeni ufuklar açtı.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Etiket Bulutu

%d blogcu bunu beğendi: