Yaptıklarım, okuduklarım, seyrettiklerim, dinlediklerim, gezdiklerim …

Archive for Mayıs, 2008

Hilmi Bulunmaz ile 21 Ekim 2007 pazar günü yaptığımız söyleşimiz…

“Bulunmaz Tiyatro” yönetmeni “Hilmi Bulunmaz” ile 21 Ekim 2007 pazar günü yaptığımız söyleşimizi yayınlıyorum. Soruları ben hazırladım ve sordum.

S: Tiyatro nedir? Tiyatronun hayatımızdaki yeri nedir?
C: Tiyatro nediri yanıtlamak için önce, tiyatro ne değildiri yanıtlamak gerekiyor bence. Örnekse tiyatro patlıcan değildir. Tiyatro profesör değildir. Tiyatro internet canavarı olmak değildir…Klasik tanımını söyleyeceğim. Tiyatro, insanı, insana, insanca anlatan ve insan soluğunun izleyiciler, katılımcılar tarafından anında duyumsandığı, elektriklenmenin anında duyumsanması gerektiği sanat dallarından biri…”Bulunmaz Tiyatro” ‘nun anlayışına göre tiyatro bütün marksistlerin, sosyalistlerin, ilericilerin görev verdiği gibi, bir görev aşkıyla toplumsal, sosyolojik, antropolojik, yöntem bilimsel anlayışla, halka insanlara, izleyiciye, dünyanın değişebilir, düzenlerin değişebilir, kapitalizmin, faşizmin, emperyalizmin yıkılabilir olduğunu duyumsatan bir özü olan sanat dalıdır.

S: Bulunmaz Tiyatro’ nun diğer tiyatrolardan farkı nedir?
C: … Bulunmaz Tiyatro marksistdir. Bundan ödün vermez. Kesinlikle ödün vermez….Kesinkes marksistdir…. Dünyanın değişebilir, düzenlerin değişebilir olduğunu vurgulayan ve buna hizmet eden 100 civarında oyun sahnelemiş olan, en çok tanınan oyunlarımız Aziz Nesin’ in “Sen Gara Değilsin” oyunu beş yıl oynandı. .. Nazım Hikmet ‘ in “İnek” oyunu yüzlerce kez oynandı “Muammer Karaca Tiyatrosu” nda . Sosyalist, ilerici yazarların yapıtlarını sahneye koyan Nazım Hikmet, Aziz Nesin, Bertolt Brecht, Melih Cevdet Anday, Oktay Rıfat gibi ilerici insanların oyunlarını sahneye koyduğu halka borcu olan, ben Hilmi Bulunmaz’ ım; ilkokulu zor bitirdim, binlerce kitap okuyabildim, mücadele verebildim ve halk beni doyurdu. Örneğin biraz evvel üç poğça yedim, çay içtim. Halk beni doyuruyor, ben de onlara borcumu tiyatro ile ödeyebilirim ancak…

Yüz Çiçek Açsın Kültür Merkezi'nde oynadık…

11 Mayıs 2008 Pazar günü 15:00’de Okmeydanı semtindeki Yüz Çiçek Açsın Kültür Merkezi’nde Sen Gara Değilsin oyununu oynadık.

O gün 14:00′ de Bulunmaz Tiyatro’ya geldim; oyuncu arkadaşım Hüseyin Dinç ve hocam Hilmi Bulunmaz oradaydılar. Hemen, oyunda kullandığımız aksesuarları alıp, arabaya bindik. Her zaman olduğu gibi, hocamız bizi kültür merkezine götürecekti. Hüseyin ve ben arabanın arkasına oturduk. Güzelce koltuklara yerleşmiştik ki, hocamın “Okmeydanı’na nasıl gideceğiz?” demesiyle, bir an koltuğumdan doğrulup saatime baktım; 14:10 du. Daha oyunun başlamasına 50 dakika vardı. İçimden “herhalde yetişiriz” dedim. Dolapdere’den aşağıya inip, anayola çıktık. Okmeydanı’na doğru yola koyulduk. Okmeydanı tabelasını görünce saptık, ancak yanlış sapmışız; yoldan geçen insanlara “Okmeydanı’ ndaki Şark Kahvesi nerededir?” diye sorduk. Çünkü YÇKM, Şark Kahvesi’nin yakınındaydı. Onların tarif ettiği şekilde yola devam ederken, diğer oyuncu arkadaşım Eser Bozan’a telefon edip kültür merkezinin yerini tarif etmesini istedim. Kendisi daha evvel kültür merkezine gelmişti. Sağolsun Eser arkadaşım öyle güzel tarif etti ki(!), Edirne’den çıkmadığımız için şanslıydık. Sonunda kültür merkezine ulaştık. Bizi içtenlikle karşılayan insanlar vardı. Oyunun başlamasına 10 dakika kaldığından, fazla sohbet edemeden, hemen giysilerimizi değiştirip, dekoru ve aksesuarları hazırlamaya başladık. İzleyiciler salonu doldururken, bizler de kendi aramızda oyunla ilgili son taktikleri birbirimize veriyorduk.

Oyunu güzel bir şekilde sunduk. İzleyicilerden kuvvetli alkış aldık. Oyundan sonra konuştuğumuz insanlar, oyunumuzu beğendiklerini söylediler. Bu da bizleri epey mutlu etti.

İzleyicilerimiz arasında hocamın eski öğrencisi, şimdi Levent Kırca Tiyatrosu’nda oynayan Bülent Demir vardı. Bülent Demir, bizlerin oyununu beğendiğini söyledi.

Oyun sonrası tiyatromuza döndük. Geçen hafta tiyatromuzda oyunculuk çalışmalarına başlayan İlayda ve kuzeni Raşit yine gelmişlerdi. Hem de hocamızın kendilerine verdiği ödeve çalışarak. İlayda, Anton Çehov’un Bir Evlenme Teklifi‘ndeki Natalya rolünü ezberlemişti. Okuma provası yaptık. Ben, Stepan Stepanoviç Çubukof’un; Hüseyin, İvan Vasilyeviç Lomof’un repliklerini okurken; İlayda ezberden Natalya’ nın repliklerini söylüyordu.

Her pazar 18:00’de kendi yerimizde (Nazım Hikmet Sahnesi’nde) oynuyorduk. O gün de Pazar olduğuna göre bir saat daha sahnede olmamız gerekiyordu. Okuma provası bittikten sonra, oyun öncesi hazırlıklara başladık. 18:00’de oyunumuzu bir defa daha sunduk. Böylelikle bizler için bir ilk oldu ve bir günde iki defa oyun oynadık.

Önümüzdeki günlerde Sen Gara Değilsin oyununa ikincisi katılacak ve Anton Çehov’un Bir Evlenme Teklifi“‘ni de halkımızın önünde sergileyeceğiz. Bizler, yani Bulunmaz Tiyatro oyuncuları olarak, her geçen gün kendimize güvenimiz artıyor ve hocamızın bize duyduğu sonsuz güven sayesinde daha çok güzel işler yapacağımızı düşünüyorum.

Bulunmaz Tiyatro'yu boyadık…


4 Mayıs 2008 pazar günü bizim için farklıydı. Her pazar günü oyunculuk çalışmalarımız için gittiğimiz tiyatroya, bu sefer elimizde boyalar, rulo fırçalar, kovalarla gittik. Tüm bunlar tiyatromuzun yıpranmış duvarları, silinmiş boyalarını tekrar eski güzelliğine kavuşturmak içindi.

Badana fikrini geçen hafta Hüseyin Dinç ortaya attı. “Duvarları boyayalım mı? diye sordu. Hocamız da gülerek “Çok kişi boyamaya talip oldu; ama kimse boyamadı; göreceğiz bakalım!” dedi.

Cumartesi gününden boyaları, fırçaları aldık. Ertesi gün 9:30’da tiyatroya geldik. Hüseyin Dinç rulo fırçasıyla badana yaparken, bizler de fırçanın giremediği alanları boyuyorduk. Badana esnasında hocamız arayarak durumu sordu; ben de boyamaya başladığımızı söyledim. Kendisi 5 yıldan beri duvarların ilk kez boyandığını söyledi. Sen tonundan hem şaşırdığını, hem de sevindiğini anladım. Sahne tarafını siyah , seyircilerin tarafını beyaz plastik boya ile boyadık. Bir galonluk boyalar yetişmediğinden, birer galon boya daha aldık. Duvarlar tek kat boya ile kapanmadığından, iki kat sürmek zorunda kaldık. Günlerden pazar olduğu için açık bir nalburiye bulmak zor oldu. Eser Bozan, Tarlabaşı’nda tek bir açık dükkan olduğunu öğrenip, boyaları oradan aldı.

Badana yaparken, mp3 çalıcımdan müzik dinledik, büyük bir şevkle çalıştık. Badana yaparken İlayda ve kuzeni Raşit geldiler. İlayda tiyatromuzla ilgili bilgi almak istediğini söyledi. Bizler de Bulunmaz Tiyatro hakkında bilgi verdik. Kendisi Hilmi Bulunmaz’ın videolarını İnternet’ten seyrettiğini ve hocayla tanışmak istediğini söyledi. Bu arada boş durmadı; bizleri video kamerayla çekti. Eşyaları bir düzene soktu ve yerleri temizlememize yardımcı oldu.

Her pazar olduğu gibi, o gün de 18:00’de oyunumuz vardı. Büyük bir hızla çalışmamıza rağmen, sahnemiz 18:10’da hazır oldu. Gelen seyircilerimize güzel bir oyun sunduk. Tüm bu yorgunluktan sonra, Mehmet arkadaşmızın hazırladığı çayları keyifle içtik. Seyircilerimizle , İlayda ve Raşit ile sohbet ettik. Onların oyun ile ilgili eleştirilerini dinledik.

Yağmurlu bir pazar günü Bulunmaz Tiyatro’muzu yeniledik. Artık daha başarılı oyunlar sunacağımızı ve gelecek seyircilerimize daha iyi bir ortam sunacağımız için hepimiz mutluyuz ve gururluyuz.

Bulunmaz Tiyatro'nun 19. kuruluş yıldönümünü kutladık…

Hocam Hilmi Bulunmaz, 30 Nisan 2008 Çarşamba günü akşam saatlerinde beni arayarak, Bulunmaz Tiyatro’nun 1 Mayıs 1989’da kurulduğunu, ertesi gün tiyatroya gelip gelemeyeceğimi sordu. Kuruluş yıldönümünde bir arada bulunmamızın iyi olacağını söyledi. Tiyatrodan diğer arkadaşlarımı da aramamı istedi. Ben de hocama geleceğimi söyledim. Arkadaşlarımı arayarak durumu anlattım. Hüseyin Dinç, akşam saat dokuza kadar çalışacağını; Eser Bozan, kursunun olduğu söyleyerek, gelemeyeceklerini belirtip, hocamıza selam söylediler.

18:00’de işten çıktıktan sonra tiyatroya doğru yola koyuldum. Taksim Meydanı polislerce çember içine alınmıştı. Hiç kimseyi meydana sokmuyorlardı. Bu yüzden bayağı büyük bir çember çizerek, İstiklal Caddesi’ne çıkıp, tiyatromuza ulaştım.

O akşam ben, Hilmi Bulunmaz ve Mehmet Şahin vardı tiyatroda. Mehmet arkadaşımın demlediği güzel çayları içtik ve hocamla sohbete başladık. Tiyatromuzun dünü ve geleceğiyle ilgili hocamın fikirlerini aldık. Güncel olaylar hakkında fikir alışverişinde bulunduk. Daha sonra video çekimine başladık. Bu videoyu daha sonra internette yayınladık.

Bulunmaz Tiyatro oyuncusu olarak , Bulunmaz Tiyatronun 19. yılını kutlar ve başarılarının artarak sürmesini dilerim.