Uzun süredir Abant ve Yedigöller’i görmek istiyordum. Arkadaşım Özlem Moran’ın da bu yerleri görmek istemesiyle, 7-8 Kasım 2009 tarihleri arasında Abant ve Yedigöller gezi turuna Özlem ile beraber katıldım. Tur bir gece konaklamalı, iki günlüktü.
İlkin Efteni Gölü’ne hareket ettik. Yaban hayatı koruma alanı olarak belirlenmiş ve 150 çeşit kuş türü barındıran bu gölü gezdikten sonra Güzeldere şelalesine gittik.
Cevizlik deresi üzerinden 120 mt yükseklikteki kayalardan düşen Güzeldere şelalesini seyrettik.
Daha sonra Abant’a geçtik. Gölün etrafında 2 saate yakın bir zamanda yürüdük.
Tura beraber katıldığım arkadaşım Özlem Moran…
Abant dönüşü otele giderken aldığım hatıra kalemiyle Aristoteles’in Poetika’sına not alırken…
Ardından Bolu’daki otele gidip, geceyi orada geçirdik.
Kahvaltıdan sonra Gölcük Gölü’ne geldik.
Güzel, şirin bir göl olan Gölcük’ü gördükten sonra Yedigöller’e geçtik.
Yedigöller bölgesi, adı üstünde yedi adet gölden oluşuyor.
Bu bölgeye girdikten sonra ilkin Pisagor ağacını gördük. Pisagor ağacı denilmesinin nedenini aşağıdaki fotoğraftan anlayabiliyoruz.
Öğle yemeğimizi yedikten sonra yedi gölü (Büyükgöl, Seringöl, Deringöl, Nazlıgöl, Küçükgöl (diğer adı Kurugöl), İncegöl, Sazlıgöl), Dilek çeşmelerini, Gülen kayaları, bataklığı, ceylan üreme çiftliğini de gezdikten sonra İstanbul’a döndük.
Sonbaharda gittiğimden dolayı, sararan yapraklar güneş ışınlarınının da etkisiyle altın gibi parlıyorlardı. Buraları gezmek çok keyifliydi. Sanırım buralara daha çok geleceğim. Fotoğraflardan da görüldüğü gibi buraları cennet gibi. Bilhassa Gölcük’ün bozulmamış dokusu, Yedigöller’in durgun gölleri insanda hayranlık uyandırıyor.
Bir Cevap Yazın